Deprem, savaş, hastalığa bağlı ameliyat gibi değişik sebeplerle kaybedilen uzuvda ağrı olmasına fantom ağrı denir. Nöropatik ağrı sınıfında tanımlanır. Üzerinde pek çok çalışma yapılmış ağrı grubudur. Bazı çalışmalarda amputasyon sırasında hastaların uyanık kaldığı sinir blokajlarıyla ameliyatlar sonrasında bu ağrının daha az görüldüğü söylenmiş ve sadece bilinç süreciyle açıklanmış. Ancak sonuçta bu hastalarda ağrının daha az görülmesi rejyonel anestezi sürecinin nöromatrikse olumlu sonuçlarıyla açıklanabilir. Başka bir çalışmada da kortikal reorganizasyon "beyinde yeniden yapılanma" gelişenlerde ağrının daha fazla görüldüğü saptanmış. Sonuç olarak hem nöromatriksteki değişiklikler hem de kortikal düzeydeki değişiklikler ağrının gelişmesinde etkili görünüyor. Ayna tedavisi ile işte bu yeniden yapılanma ile ağrı hafızası siliniyor. Tekrarlanan sempatik ganglion enjeksiyonları da nöromatriksi yeniden yapılandırarak hücrenin ağrı hafızasını değiştirebilmektedir. Çoğunlukla basit ağrı kesicilerin yetersiz kaldığı bu ağrıda opioid türevi ağrı kesiciler ve gabapentin, pregabalin türevi ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak homeopati, nöral terapi, davranış terapileri, regresyon terapisi kalıcı iyileşme sağlayacak, ilaç bağımlılığını ortadan kaldıracaktır.
İnsan vücudunun bizim görmediğimiz bir eterik bedeni (aura) vardır. Artık bazı fotoğraf teknikleriyle eterik beden görüntülenebiliyor. Hastalık fiziksel olarak düzelse bile eterik bedendeki deformasyon düzelmezse sıkıntı devam ediyor. Sadece amputasyon gibi ekstermite ameliyatlarında değil diğer bütün ameliyatlarda aynı şey oluyor aslında. Karnın üstünde bir kesi oluşturursanız bedenin orasından geçen enerji akışı da kesiliyor. Enerji akışını düzeltmek için enerji bedeni, eterik bedeni tedavi edecek bir uygulama yapılması gerekir. Bu akapunktur olabilir, nöral terapi olabilir, reiki olabilir ya da homeopati olabilir. Homeopatinin avantajı kolay uygulanabilir olması ve sadece fizik beden, eterik beden değil daha derin katmanlarda da etkinlik gösteriyor olmasıdır.
40'lı yaşlarında diz altı ampüte olmuş genç bir hanım hastam olmuştu. Fantom ağrısı ve protezin uygun olmamasına bağlı ağrıları vardı. Kendisine nöral terapi ve regresyon terapisi uyguladık. O sırada reiki ve homeopati deneyimim yoktu. Tedavinin başında haftada iki günle başladık sonra ayda bir seansla devam ettik. 4 seans nöral terapi, 1 seans regresyon terapisi aldı. Hasta altıncı seansına gelmedi ve ben de bugünkü seansınızı kaçırdınız diye aradım. Özür dilerim benim hiç ağrım yok ve randevumuzu unuttum, dedi. Nöral terapiyle enerji akışını düzenlerken aynı zamanda hücre hafızasını sildik; regresyon terapisiyle geçmişteki tüm duygusal tortularını temizledik. En çok faydayı regresyon terapisinden gördü çünkü o seanstan sonra hasta, hasta olduğunu unuttu. Bacak ağrısının, fantom ağrısının duygusal temizlikle ne işi var diye düşünenler olabilir. Ancak sonuç ortada.
Homeopatik olarak fantom ağrısında kullanılabilecek ilaçlardan bahsetmek istiyorum. En doğru ve kalıcı tedavi klasik homeopatiyle yapısal tedavidir ancak bu süre içerisinde ağrının rahatlaması için verilebilecek başka ilaçlar da var. Bunların başında Hypericum var. Ağrı kesici olarak düşük potens sık aralıklarla kullanılabilir.
Hypericum perforatum; St John’s worth olarak bilinen ülkemizde sarı kantaron yada kılıç otu olarak adlandırılan Hypericaceae familyasından bir bitkidir. Sarı kantaron antidepresan ve ağrı kesici olarak uzun zamandır kullanılıyor. Üstünde çokça çalışma yapılmış maddelerdendir. Antienflematuar etkinliği de mevcuttur. Homeopati dünyasında ise nöropatik ağrının, sinir zedelenmesinin ilk yardım ilacı olarak bilinmekte ve kullanılmaktadır. Eski tarihlerde bitkinin çiçekleri güneşte kurutulup zeytinyağında bekletilerek hazırlanan merhemleri kullanılırmış. Yara tedavisi, yanık tedavisi, dekübit gibi yatak yarasına iyi geldiği çok eskiden beri bilinmektedir. Antik Yunan ve Roma tarihinde kötü büyülere karşı Hypericum bitkisinden hazırlanan çaylar ve tabletler koruyucu olarak kullanılmış ve bu yüzden ilaç etkileşimleri ve yan etkisinin de bilinmesi gerekir. Halbuki Homeopatik hypericum seyreltilerek hazırlandığından yan etkisi olmaz. Homeopatik hypericum remedisi bu bitkiden hazırlanmış tabletler ve çaydan çok daha fazla etkilidir.
Hypericum, homeopati acil kitlerinin içinde mutlaka yer alır. Nöropatik ağrıların hepsinde özelikle sinir sisteminin zengin olduğu yerlerde ve zonklayıcı ağrılarda çok etkilidr. Özellikle omurganın travması veya omurga ağrılarında çok başarılıdır. Sinirden zengin bölgelerin, diş, tırnak yatağı, dil, göz, kuyruk sokumu gibi bölgelerin ağrı ve travmasında ilk akla gelecek ilaç olmalıdır. Büyük sinir yaralanmalarında özellikle de zonklayıcı ağrılarda mutlaka düşünmek gerekir. Elbette yine travmatik yaralarda, cerrahi sonrası oluşan büyük yaralarda özellikle de acıyan yaralarda etkilidir. Yaralanmalarda da ağızdan sistemik kullanım öneriyoruz ancak kremleri de etkili olur. Tetanoz tedavisinde düşünülecek seçenekler arasındadır. Sarı kantaron antidepresan olarak biliniyor ve gerçekten de Homeopatik hypericum da genel bitkinlik, güçsüzlük, sinirsel güçsüzlük özellikle travma sonrası geçmeyen iç sıkıntısı gibi durumlarda başarıyla kullanılmaktadır.