
Sinir
sistemini etkileyen nörolojik bir hastalıktır. Miyelin kılıfı dejenerasyonu ile
giden ve otoimmün olduğu düşünülen bu hastalığın kadınlarda görülme sıklığı
erkeklerden fazladır. Otoimmün yani immün sistemin kendini korumak için
başlattığı sistemin sinir sistemini yok etmeye başlaması şeklinde tarif
edilebilir. Ağır metaller ve aşılar hastalığın oluşumu için suçlanmakla birlikte kesin kanıt yoktur. Her yaşta insanı
etkileyebilmektedir. Genellikle ataklar şeklinde seyreden Multil Skleroz (MS)
değişik semptomlarla kendini gösterir.
Sık gözlenen
semptomlar:
Elleri,
ayakları ya da bedenin bir kısmını etkileyen hissizlik, uyuşukluk, karıncalanma
Çift görme,
bulanık görme
El ve
ayaklarda zayıflık, ağırlık, sınırlanmış zorlu hareket
Kas
spazmları, kabızlık, deride ülserasyon,
Duygu
durumunda dalgalanma
Daha ciddi vakalarda
idrar ve gaitasını tutamama, kol ve bacaklarda paralizi(felç), yürüme zorluğu
Vertigo(baş
dönmesi), sersemlik, konuşmada zorluk
Multiple
Skleroz Tedavisi
Bütün
otoimmün hastalıklarda olduğu gibi MS tedavisinde de streoid (kortizon)
tedavisi ile atakların oluşması engellenmeye çalışılmaktadır. Son zamanlarda
interferon tedavisi uygulanmakta ancak bununla hastalığın ilerlemesi bir nebze
yavaşlatılmakta hastaların pek az bir kısmında %30 gibi yüz güldürücü sonuçlar
alınmaktadır. Vitamin ve proteinler destek tedavi olarak ilave edilmektedir.
Homeopatik Multiple Skleroz Tedavisi
Homeopatik tedavi yapısal olarak verilmelidir; hastanın bütün
şikâyetlerine karakter özelliklerine uygun remedi seçilmelidir. Homeopatiye
göre hastalığın oluşumu kişiden kişiye farklıdır. İç dünyamız ve dış dünyamız
arasında bir çatışma olmuştur ve hastalığı oluşturan sebep oradadır. İşte
dengeyi bozan sebep bulunmalıdır ki bu da her hastada farklı olabilir. Tedavisini üstelendiğim 4 MS hastasının 4
‘üne farklı remediler reçete ettim çünkü hastalığı meydana çıkaran sebepler
farklıydı. Hastalarımdan 3’ü kadın 1 erkekti ve kadınların 2’sinde ilk atağı
başlatan sebep duygusaldı ancak 1 tanesinde çevreseldi. Yine de homeopatide
bazı remedilerin sinir sistemine afinitesi vardır. MS de sık kullanılan
remedilere baktığımızda; Argentim
Nitricum, Natrum uriaticum, phosphor, Aurum, Causticum, Lachesisi, plumbum
Metallicum ,Gelsemium, Tarantula ve Agaricus sayılabilir. Ben de bu saydıklarımdan; Gelsemium,
Nat Mur ve Phosphorus ve repertoride sık
kullanılanlar arasında olmayan Sepia’yı reçete ettim.
Homeopatik tedavi verirken hastanın genel durumu göz önünde
bulundurulmalıdır. Potens seçimi hastaya göre yapılmalı ve ilacı tekrarlaması
da hastanın geri bildirimine ve genel durumuna göre belirlenmelidir. Uzun süreli kronik hastalıklarda bazen ilaç
dozlarını tekrarlamak gerekebilir.
Hastadan hastaya değişmekle birlikte tedaviye yanıtı değerlendirmek için
1-2 ay beklemek gerekebilir. Hastanın tamamen sağlığına kavuşması 6-8 ayı
bulabilmektedir. Ancak bir hastanın tamamen iyileştiğini söylemek için onun 2
yıl boyunca takibi ve bu süreyi hiç ataksız sağlıklı geçirdiğini gözlemlemek
gerekir. Sıklıkla 6-8 ayda hastanın semptomları ve MR bulgusu düzelmektedir.
Homeopatik tedavi süresince hastaya bazı diyetler önermek
gerekebilir. Hem homeopatik tedavinin etkisini azalttığı hem de sinir
sisteminde uyarıya neden olarak atakları tetiklediği için hastalara kahve, kola
gibi kafeinli içecek ve yiyecekleri yasaklamak bunlardan biri. Eğer hastanın
vitamin ve mineral eksikliği ya da birlikte hipotiroidi gibi hormonal bir
hastalığı varsa yine eksikleri yerine koyarak tedavinin hızlanmasını sağlamak
mümkündür.
VAKA
Daha önce de bahsettiğim MS hastalarından 1 tanesiyle 9
ayımızı doldurduk. Genç bayan hasta. İlk atağını üniversite öğrencisiyken yaşamış.
Ataktan önce sıkıntılı 1-2 ay geçirmek zorunda kalmış. Görme bulanıklığı ile
başlayan atakları halsizlik, yürümede dengesizlik şeklinde devam etmiş. Tanı
konulduktan sonra önce streoid sonra interferon kullanmaya başlamış. Kullandığı
ilaçların yan etkisi nedeniyle Karaciğer enzim düzeyleri yükselmeye
başladığında alternatif yöntemleri araştırmış.
Hastanın geldiğinde enerji düzeyi çok düşüktü ve yeni bir atak geçirme
endişesi taşıyordu. Hastanın genel tablosuna bakarak Gelsemium Repertorize edildi. İlk başta 6 Q potens gibi
çok düşük bir potensle başladı. 2 ay sonra 2. Görüşmede enerji düzeyinin
arttığını ve kendini iyi hissettiğini söylediğinde Gelsemium 200 Ch doz ayda
bir olmak üzere tedaviye devam edildi. Bu arada İnterferon tedavisi nöroloğu
tarafından kademeli olarak azaltılarak kesildi. Çekilen kontrol grafilerinde MR
bulgusu düzeldi. Hasta nörolojinin ve elbette homeopatinin takibi altında.
Henüz yeni bir atak ya da farklı bir semptom gözlenmediğinden takip edilmeye
devam edilmekte. Söylediğim gibi bir hastanın tamamen iyileştiğini söylemek
için 2 yıl takibi gerekmekte, umarım 2 yıl sonra son durumunu da paylaşırız.