Psikopati Tedavi Edilebilir mi?

Psikopati Tedavi Edilebilir mi?

Halk arasında psikopat denilen tıpta antisosyal kişilik bozukluğu olarak adlandırılan bu durumun tedavisi mümkün müdür? Evet, mümkündür. Sadece yetişkinlerin tedavisi için gereken süre ve emek, çocukların tedavisine göre daha fazla ve uzundur. Bazı durumlarda bir yetişkin psikopatı tedavi etmeye yetecek zaman olmayabilir.

Ülkemizde kadın şiddeti ve cinayetleri giderek arttı ve toplum huzurunu bozmaya başladı. Yaşanan şiddet ve dehşeti ne akıllar alıyor ne de gönüller kaldırıyor. Üstelik şiddetin şekli ve boyutu da giderek daha hunharca ve acımasızca oluyor. Toplumda bu tarz olayların artması elbette tesadüf değil. İnsan açık bir sistemdir ve yaşanan her şeyden etkilenir. Duygusal travma, ekonomik travma, fiziksel travma gibi her türlü travma insanları etkiler ve bu tarz olayların medyada büyük yer bulması antisosyal kişilik bozukluğu olan insanları da cesaretlendirir. Sonuç olarak; antisosyal taraflar bu şekilde ödüllendirilmiş olur.

Çözüme yönelik her kafadan bir ses çıkıyor. Hukukçular hukuksal boyutunu, kadınlar vicdani boyutunu, erkekler ceza boyutunu tartışıyorlar. Nedenlerini az da olsa tartışan var. Televizyonda bir psikolog, bu tür psikopatların asla tedavi edilemediğini dolayısıyla da süresiz hapis cezasının uygun olduğunu, söyledi. Bu insanlara ne daha uygun olur bilmiyorum, ben burada psikopati tedavisinin mümkün olabileceğini tartışmak istiyorum.

Psikopat olarak  adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu gösteren gençler; aslında çocukluktan itibaren çevreyle ve arkadaşlarıyla uyumsuz, yıkıcı davranışlar sergileyen çocuklardır. Bu çocuklarla ilgili detaylı hikaye alındığında çocuğun, annenin hamileliği ve/veya sonrası bebeklik dönemlerinde olağan dışı bir olaya maruz kalmış olabileceği düşünülmektedir. Türkiye’de herhalde çocukken travma almamış kimse yoktur ama bazı kişilerde kanser hastalığına daha fazla yatkınlık olduğu gibi bazı kişilerde de akıl hastalığına yatkınlık daha fazladır. Yine de genetik yatkınlığımız olan hastalıklar her zaman kaderimiz olmayabilir.

Annesi gebelikte korku filmi seyretmiş sonra günlerce etkisinden çıkamamış ve korku yaşamış bir çocuğun yıkıcı ve korku dolu şeyler yaptığı gözlenmiştir. Bu yüzden gebelerin korku, heyecan, kavga gibi olumsuz şeyler yaşaması tavsiye edilmiyor. Bunun yerine gebelere sakin, huzurlu müzikler dinletip çocuğun olumlu etkilenmesi sağlanmaya çalışılıyor. Ve eğer bu çocuklar ilk çocukluk yaşlarında bir doktor tarafından değerlendirilir ve homeopatik tedavi alırlarsa mutlu, normal çocuklar haline dönüşebilirler. Homeopati; düşünme şeklini tamamen düzelten, bütün duygusal ve ruhsal bedene format atan bir yöntemdir.

Bazen eğer şanslılarsa; bu çocuklar içlerindeki bu yıkıcı düşünceleri ve enerjileri olumlu bir şeye dönüştürebiliyorlar. Antisosyal kişilik bozukluğuna dönüşmesi muhtemel bir kişi uygun koşullar sağlandığında bir sanatçı olabilir. Örneğin; çok sevdiğimiz ünlü Salvador Dali tablolarında Dali’nin ruhundaki yıkıcı yanları görmek mümkün. Dali, yıkıcı yanlarını yapıcı sanata dönüştürmeyi başarmıştır. Diğer taraftan korku filmi yazmak ve çekmek, korku filmi seyretmek ya da sevmek, aslında içimizdeki bu yıkıcı enerjinin tezahürüdür fakat burada kontrol altında ve yapıcı hale dönüştürülmüş bir enerji vardır. Çünkü homeopatik tedavi almamış olmalarına rağmen yönlendirme ve uygun koşullar antisosyal kişilik bozukluğuna yatkınlıkları olsa da psikopat olarak 3.sayfaya çıkmaktan koruyabilir. Yine de normal dışı davranış gösteren bir çocuk mutlaka homeopatik olarak değerlendirilmeli. Çocukların tedaviye uyumu, cevabı çok hızlı ve başarılıdır. Bu normalden sapma sadece antisosyal kişilik bozukuluğu için değil hiperaktivite, otizm, gelişme geriliği gibi durumlar için de geçerlidir. Ne kadar erken tedavi edilirse o kadar iyi cevap alınır.

Bazen de homeopatide miyazma teorisiyle açıklanan bir durum vardır;Sfilitik miyazma.

Buradaki isim sfiliz hastalığından gelme olsa da miyazma “sfiliz hastalığı” değildir. Sfilitik miyazmadaki durum aynı sfiliz hastalığında olduğu gibi yıkıcı, harap edici bir durum olduğundan bu isim verilmiş. Sfilitik miyazmalarda bastırılmış duygu ve düşünceler Hitler örneğinde olduğu gibi zamanla kişide yıkıcı bazı durumlar oluşturur ve yıkıcı, yok edici kişilere dönüşürler. Bu hastalara sfilitik  miyazma grubuna ait homeopatik bir ilaç verilirse bu kişilerin yok edici ve harap edici karakterleri zaman içinde değişip düzelecektir. Homeopatide tanımlanmış ve tarif edilmiş pek çok sfilitik remedi vardır. Doğru kişiye doğru remediyi vermek için tabi ki hastanın diğer kişisel, duygusal, fiziksel özelliklerini de bilmeliyiz.

Homeopatinin tedavi ettiği başka pek çok psikiyatrik hastalık mevcuttur. Modern tıpta tedavisi yok denilen psikopatinin, yani antisosyal kişilik bozukluğunun tedavisi homeopati ile mümkündür. Avrupa, Amerika ve Hindistan gibi ülkelerde her uzmanlık grubundan homeopat doktorlar başarılı tedaviler yapıyorlar. Pek çok deneyimli homeopat ve psikiyatrist homeopatın paylaştığı;  başarıyla tedavi olmuş şizofreni, bipolarite, paranoid kişilik bozukluğu vakaları vardır. Türkiye’de ise çok az homeopat doktor var. Kişisel olarak takip ettiğim iki tane bipolar hastam var ve eskiye oranla daha iyi durumdalar ancak psikiyatrik ilaçlarını azaltmak, değiştirmek gibi durumlar uzmanlık alanım olmadığından psikiyatristleriyle ortak takip ediyoruz. Günün birinde her uzmanlık grubundan bir homeopat doktor olduğunda veya tıp fakültelerinde homeopati dersi anlatılmaya başlandığında bu tür tedavisi olamayan hastalık grubu kalmayacaktır.