Kırmızı üzeri sedefimsi kepeklenmelerle seyreden kronik bir deri hastalığıdır. Genelde kaşıntı ve yanma yapmazken hastanın psişik yapısına göre bu çeşit yakınmalar da görülebilir. Kalıtımla ilişkilidir. Alevlenme ve iyileşme dönemleriyle seyreder. Dünya nüfusunun %1-2 sinde, kuzey Avrupa ülkelerinde daha sık, kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür.
Herhangi bir yaşta görülebilirken, en çok
16-22 yaşlarda başlar. 50'li yaşlardan sonra da ortaya çıkabilmektedir.
Psöriasiste hastalıklı deri bölgesinde
hızlı bir hücre üremesi söz konusudur. Nedeni tam bilinmemekle beraber genetik
yatkınlığı olan kişilerde bakteriyel ve viral infeksiyonlar, stres (ruhsal
travma) , derinin hasarı (fiziksel veya kimyasal travma), soğuk hava, güneş
yanıkları, sigara ve alkol kullanımı, gebelik ve menapoz gibi hormonal
dalgalanmalar, bazı ilaçlar (antiinflamaturlar, beta blokör, lityum, iodid,
hipertansiyon ilaçları, anti malaryal ilaç, bazı aşılar vb. ) hastalığın ortaya
çıkmasında tetikleyici olabilir.
Psöriasis'i vücutta görüldüğü bölgelere ve döküntülerin türüne göre
sınıflandırabiliriz:
En çok görülen diz, dirsek, saçlı
deri, kuyruk sokumu gibi vücut bölgelerinde birkaç santimetre çapındaki
kırmızı-kepekli döküntülerdir (Plak psoriasis). Özellikle çocuklarda, boğaz
infeksiyonları sonrası boyutları bir santimetreden küçük olan yaygın döküntüler
olabilir (guttata psoriasis). Çok az sağlam deri bölgesi bırakacak kadar yaygın
olabilir (jeneralizepsoriasis). Tüm vücut derisi kızarıp, kepeklenebilir
(Eritrodermik psoriasis). Bu tiplerin dışında sedefin püstüler psoriasis diye
isimlendirilen cerahatli döküntülerle seyreden, alışılmışın dışında kıvrım
bölgelerini (koltukaltı, meme altı, kasık gibi) tutan çeşitleri de vardır.
Psöriasis olgusuna homeopatik remedi seçerken döküntü türüne dair
sormamız gereken sorular : Herhangi bir deri bölgesine sınırlı mı ? Pullanma
nasıl; Papül, pul pul dökülme veya plak şeklinde mi? Hangi seviyede görülüyor, subkutan mı ?
Bağışıklık sistemini hangi ölçüde etkilediğini sorgulamakta önemlidir.
Cilt ne kadar kurursa yayılım o kadar fazla olur. O yüzden deri mümkün
olduğunca nemli tutularak alttaki deri uyandırılmamalıdır.
Psöriasis ile beraber diyabet, hipertansiyon, tiroid hastalığı, artrit,
nefrit ve anemi gibi hastalıklar görülebilir. Bu yüzden kişi sadece psöriasis
yakınması ile gelse bile diğer hastalık öykülerine de bakılmalıdır. Zaten
homeopatik anamnez alınırken hastanın tıbbi geçmişi ve ilaç kullanım öyküsü
ayrıntılı sorgulanır. Gerekirse kan, idrar ve şüphelenilen duruma göre gerekli
tetkikler istenebilir.
Psöriasis için kullanılabilecek remedilerden bahsetmeden önce, yaşam
tarzı değişikliklerinin de bu hastalarda çok önemli olduğunu vurgulamak
gerekir. Hasta banyoda ılık su kullanmalı ve asla sıcak suyla yıkanmamalıdır.
Çünkü sıcak su cildi kurutur. Sürtünmeyle birlikte yayılım arttığı için
banyodan sonra mutlaka cildini nemlendirmelidir. Hastaların sıklıkla
tükettikleri besin türlerinin ne olduğu, nemlendirici kullanıp kullanmadığı
mutlaka sorgulanmalıdır. Zeytinyağı cilt kuruluğuna çok iyi gelir, özellikle
kafa derisine banyodan önce uygulanabilir. Hastaların sigaradan uzak durması,
kilo almaması ve tırnaklarını kısa kesmesi önerilir. Omega 3 alımından fayda
görürler. Dengeli beslenmeli, hayvansal gıda tüketimini azaltmalıdırlar. Güneşe
dikkatli çıkmalı, stresten kaçınmalıdırlar. Bazı makyaj ürünleri de tetikleyeci
olabilir, dikkat etmeleri gerekmektedir. Çinko, betakaroten, glutamin, yağ
asidi ve susam yağı gibi desteklerin verilmesi de önemlidir.
Psöriasis hastaları mineral içerikli remedilerden fayda görürler.
Natrum Muriaticum: Psikolojik
olarak en karmaşık ve en ıstıraplı remedilerden biridir. Ayrılık acısı ve kederden
hastalık geliştirir. Kolay alınır, depresyon ve intihara meyillidir. Çok ciddi,
aşırı doğru ve sorumlu kişilerdir. Teselliden hiç hoşlanmazlar. Baş ağrısı ve
migren görülebilir. Semptomları güneşte kötüleşebilir. Alerji, ürtiker, egzema
ve sedef gibi hastalıklarda kullanılabilir.
Natrum Arsenicum: Hem Arsenik
belirtileri (anksiyete gibi), hem de Natrum belirtileri (yas, aft gibi) bir
arada bulunduğunda bu remediyi kullanabiliriz. Okumayla kötüleşen, özellikle
alnın ortasında olan ve burun kökünden başlayan bir baş ağrısı söz konusudur.
Dumanda veya sigara içilen yerlerdee baş ağrısı artar. Astım, alerji, baş
ağrısı ve sedef hastalıklarında kullanılabilir.
Silica: Hastanın yapısı genellikle
kibar, narin, hassas ve uysaldır. Genel anlamda silica hastasının duygusal
seviyesi kendine güven sorunları dışında oldukça dengelidir. Kronik ve kuru
burun tıkanıklığı olabilir. Vücudun herhangi bir yerinde apse oluşumları
görülebilir. Silica vücuttaki yabancı cisimlerin deri yoluyla atılmasına yardım
eder. Ayak tırnağı batmasında, tırnak ve parmak aralarında görülen mantar
enfeksiyonlarında kullanılabilir. Psöriasis hastalarından tırnakta renk kaybı, dökülme ve sararma görülenlerde
en sık tercih edilen remedidir.
Selenyum: Günümüzün stresli
ortamında sık görülmeye başlanan güçsüzlük ve kollaps için iyi bir remedidir.
Cinsel aşırılıktan, sıvı kaybetmekten veya ateşten bitkinlik, tüm vücuttan kıl
kaybı (koltuk altı, genital, kaş vb. ) görülebilir. Kıvrım bölgelerinde görülen
psöroasis olgularında kullanılabilir.
Sulphur (Sülfür): Genellikle
övünme ve tembelliği seven egoist kişilerdir. Kirli veya dağınık olabilir, görünüşünü önemsemez, banyodan nefret eder.
Tembelliği sevmelerine rağmen IQ seviyeleri yüksek entellektüel, filozofik ve
eleştirel kişilerdir. İğrenme, kokulara , objelere hatta insanlara karşı içten
gelen bir iğrenme duygusu olabilir. Büyük bir remedi olup birçok klinik durumda
uygulanabilir. Ciltte özellikle nemli ve şiddetli kaşıntılı döküntülerde,
egzema , sedef , sebore ve uyuzda kullanılan bir remedidir. Kaşınma, sıcakta,
yatağın sıcağında, gece, banyo ve yünlü şeylerden kötü olur.
Psörinum: Hastalıklı dokudan
hazırlanan bir nozodtur. Harap olmuş uyuzlu dokudan elde edilir. Tesiri sadece
cilt hastalıklarında değil, aynı zamanda patolojinin hastalığın derinlerinde
baskılandığı, yaşamsal güç eksikliği ve zihinsel bozukluklar için de faydalı
bir remedidir. Psörinum hastaları savunma mekanizmalarının zayıflığından soğuk
algınlığına sık yakalanırlar ve iyileşmeleri yavaştır. Ciltte şiddetli kaşıntı
ile giden egzema ve sedefte kullanılabilir. Kaşıntılar geceleyin ve aşırı
sıcaktan kötüleşir, kanayana kadar kaşımak ister.
Mezereum (Dulaptal Otu):
Çoğunlukla cilt problemlerinde ya da ciltten kaynaklanan şikayetlerde
kullanılır. Ciltteki belirtiler yoğun ve çeşitli olup genellikle lezyonların
cerahatlenmesine, çatlamasına ve kabuk tutmasına bağlanır. Mezereum hastası
genellikle endişeli ve ciddidir. Epigastirumda korkunç endişe ve keder duygusu
hissedebilir. Özellikle kaşıntılı psöriasis olgularında önemlidir.
Oleander (Zakkum): Çok çeşitli
cilt sorunları, özellikle de kafa derisine ait olan cilt sorunları bu remediye
iyi cevap verir. Oleander'e ihtiyaç duyan hastalarda portakal gibi asitli
narenciye gıdaların yenmesi ile belirgin kötüleşme gözlenir. Sulu, kötü kokulu
ishal ve birçok sindirim problemlerinde de kullanılabilir.
Nux Vomica: İrite, sabırsız,
hırslı ve hedeflerine odaklanmış hastalardır. İşkolik ve takıntılı olabilirler.
Karında kramp ve kesici ağrılar görülebilir. Yemek sonrası ve soğukta kötüleşir,
sıcaklık, sıcak içecekler ve dışkılama iyi gelir. Özellikle eritrodermik
psöriasiste kullanılır.
Petroleum: Cilt hastalıklarında
geniş bir etki alanına sahiptir, muköz membranlardaki etki alanı ise daha
kısıtlıdır. Petroleum'a yanıt veren vakalarda hemen hemen her zaman kuruluk söz
olup hiçbir krem ve merhemin iyileştiremediği bir cilt kuruluğu vardır. Egzema
ve ağrılı cilt çatlakları için yaygın olarak kullanılır. Plantar psöra için en
sık kullanılan remedilerdendir.
Graphites: Kurulukta çok önemlidir.
Sıklıkla çatlaklarla seyreden kalın, kolaylıkla infekte olabilen ve yavaş
iyileşen sağlıksız bir cilt söz konusudur. Egzema, sedef ve pullanma
durumlarında kullanabilir. Döküntüler kaşınır, yatağın sıcağından kötü olur,
noktalar halinde kanamalar gözlenir. Kuruduğunda ciltte altın renkli kristal
görünüm veren kalın, sarımsı ''bal gibi'' sıvılı döküntüler görülebilir.